Detaylarda Yaratılış

Ünlü bilim adamı Albert Einstein “Arılar yeryüzünden kaybolursa insanın 4 yıl ömrü kalır.” demiştir. Wurzburg Üniversitesi’nin arı uzmanı Prof. Tautz, Einstein’ın sözlerinin bilimsel bir gerçek olduğunu ifade edip; “Arılar taşıdıkları polenlerle 130 bin farklı bitki türünün üremesini sağlar. Bir kovandaki arılar 1 günde 400 kilometrelik bir alanı dolaşarak 1 milyon çiçeğin döllenmesini sağlar. İşte bu sona erdiğinde yenebilen bitkiler ve meyveler ortadan kalkar. Bitkiyle beslenen hayvanlar ve daha sonra da insanlar ölür.” şeklinde bir açıklama yapmıştır. Arıların yeryüzünden yok olması durumunda sadece 4 yıl yaşayabileceğimizi bilmek, gerçekten korkumuzu ve şükrümüzü arttıran bir durumdur. Dünya üzerinde birbirine bağımlı ortak bir yaşam sürdüren birçok canlı vardır. Dünya üzerindeki dengeye ve uyuma vesile olan  milyarlarca canl ı lar vesile k ı lm ı ş . Elhamdulillah Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yok...

Uçan sincaplar Allah'ın sonsuz yaratma sanatını bizlere tanıtan milyonlarca canlı türünden biridir. Boyları 45 cm ile 90 cm arasında değişen Uçan sincaplar, Avustralya'da yaşar. Bir ağaçtan diğerine bir planör gibi uçarak geçen bu canlıların bütün türleri ağaçlarda yaşamlarını sürdürürler. Bu canlılar uçmak için kollarının arasında bulunan uçma zarını kullanırlar. Şeker uçanı adı verilen türün uçma zarı, ön bacaklardan arkadakilere uzanır; dardır ve püsküle benzer uzun tüyleri vardır. Diğer türlerde ise bu paraşütümsü yapı kürklü deriden oluşan bir zar halindedir. Bu zar ön ayağın bileğine kadar uzanır. Uçan kuskus, bir ağacın gövdesinden fırlar ve gerilmiş derinin planöre benzeyen etkisiyle bir seferde 30 metrelik bir uzaklık aşabilir. Büyük uçan sincaplar ağaçlar arasında planör gibi kayarlar. Bu canlıların arka arkaya 6 kaymayla 530 metrelik bir mesafe alabildikleri gözlenmiştir.  Görüldüğü gibi uçan sincaplar kendilerine has özelliklere sahiptirler. Yeryüzündeki milyonlar...

İsmi Farsça’da ilaç anlamına gelen Bezuar Keçisi  özel bir yetenek ile yaratılmış,  d oğadaki usta kimyagerlerden birisidir.   Bu keçi türünün en önemli özelliklerinden biri, kendisini nasıl tedavi edeceğini bilmesidir. Eğer bu keçiler bir yılan tarafından ısırılırsa,  hiç vakit kaybetmeden  çevrede yer alan sütleğen bitkisinden yemeye başlarlar. Bu bitkinin özelliği incelendiğinde ise, Bezuar keçilerindeki eşsiz yetenek açıkça ortaya çıkmaktadır. Çünkü sütleğen bitkisinin yapısında bulunan ‘’Öforbon’’ maddesi, kana karışmış olan yılan zehrini tamamen etkisiz hale getirir.  Bu olaydaki ilginç ve şaşırtıcı nokta ise, bu keçilerin günlük otlamaları sırasında, kesinlikle sütleğen bitkisini yememeleridir. Bezuar Keçisi bu bitkiyi, sadece yılan tarafından ısırıldığında yer ve tedavi amacıyla kullanır. Yani bu keçi türü, hangi bitkinin neye iyi geldiğini bilmektedir.  Bezuar keçilerindeki bu mucizenin sebebi yaşamlarını sürdürebilmeleri için Allah'ı...

Venezuela'da bulunan d ünyanın en uzun şelalesi Angel Falls 'Melekler Şelalesi', 979 metre uzunluğa sahiptir. Şelalenin suları, en uç noktadan tabana doğru düşerken 807 metre boyunca hiçbir engele çarpmadan ilerler. Doğa bilimciler bu olayı "serbest düşüş" olarak tanımlar. 807'inci metreden sonra kaya çıkıntısına çarpan suların yolculuğu bir süre daha devam eder ve 979'uncu metrede sona erer.  Yüksekliği nedeniyle bu şelaleden düşen su yere ulaştığında geniş sisli bir görüntü oluşturur.

Kuşlar hayatlarını devam ettirebilmek için tüylerini daima temiz, bakımlı ve her an kullanıma hazır tutmak zorundadırlar. Tüylerin bakımı için de kuyruk tüylerinin altında bulunan yağ keselerini kullanırlar. Sıradan bir madde olmayan bu yağ, son derece gelişmiş bir dezenfektandır. Bu dezenfektan kuşun tüylerinde bakteri ve mantar üremesini engeller. Kuşlar etkili olabilmesi için her fırsatta gagaları ile aldıkları bu yağı titiz bir çalışmayla tüm tüylerine sürer, bakımı için dikkatli bir temizlik ve düzenleme de yaparlar. Yaşamaları için gerekli olan bu çalışma sayesinde tüylerinin esnekliği korunur ve suyun içinde veya yağmur altındayken suyun deriye ulaşması da engellenir. Dahası kuşlar tüylerini kabartarak, soğuk havalarda vücut ısılarının düşmesine engel olurlar. Sıcak havalarda ise tüylerini vücutlarına yapıştırarak, vücutlarının serin kalmasını sağlarlar. Vücudun çeşitli yerlerinde bulunan tüylerin her birinin görevi farklıdır. Kuşun karnındaki tüyle, kanat v...

Papağan balıkları özellikle geceleri kendi ürettikleri jelatinimsi bir madde ile tüm vücutlarını kaplarlar. Papağan balıkları geceleri kendilerini dış etkenlerden korumak için bu jelatinimsi maddeyi üretirler. Bu madde balığı geceleri büyük bir tehlike oluşturan düşmanlarından korur. Aynı zamanda bu balık için çok iyi bir kamuflaj yöntemidir.   Bu jelatinimsi kılıf önce solungaç boşluğunun üst kenarında bulunan salgı bezinden nefes alıp verirken salgılanır. Bir süre sonra bu kılıf balığın tüm vücudunu sarar. Bu şeffaf uyku tulumunun en önemli fonksiyonu da balığı en büyük düşmanlarından olan müren balıklarına karşı korumaktır. Papağan Balığına uyurken bu müthiş kendini koruma özelliğini veren Yüce Allah'tır.

Glaucidae familyasının orta büyüklükte bir deniz salyangozu türüdür. Mavi ejderha veya Deniz kertenkelesi olarak da bilinir.  6 cm boyundadır, bütün okyanuslarda ve ılıman tropikal sularda görülebilir.  Kollarının süslü olması hem yüzen hem de uçan avcılardan korunmasına yarar. Bu kamuflaj türüne “karşı gölgeleme” denir. Alt yüzeyi ise grimsidir.  Bu su yüzeyinin rengine uyum sağlayarak aşağıdan gelecek avcılara karşı koruma sağlar. Diğer özelliği ise son derece zehirli olan hidrozoalarla beslenirler.  Vücutta saklanan bu zehir, avcılara karşı kullanılır. 

Fang Blenny'nin büyük dişleri olan küçük bir balık olduğunu söyleyebiliriz. Alt çenesinden çıkıntı yapan iki büyük zehirli dişe sahip olmasına rağmen bir balık tarafından yutulmadıktan sonra dişlerini pek kullanmazlar. Fakat zehirli dişlere sahip Fang Blenny kendisini savunmak için dişlerini kullandığında müthiş bir yöntem uygular. Bu renkli balıklar resif üzerinde yüzerken çok az balık onların tadına bakmayı göze alabilir çünkü kendisini yemeye çalışan büyük balığı ağzından ısırarak kimyasal bir zehir salgılarlar. Zehir hiç bir ağrıya sebep olmadan büyük balığın kan basıncını düşürür ve koordinasyonunu bozar. Bu sayede büyük balığın ağzı açılır ve Fang Blenny kaçmayı başarır. Bu balığa zehri nasıl salgılayacağını, kendini korumak için onu nasıl kullanacağını ilham eden ve mükemmel şekilde yaratan Yüce Allah'tır.

Tat hücrelerimiz bize tat almanın zevkini yaşatıyorken, neyin zararlı ve neyin yararlı  oldu ğ unu  belirlemede de yardımcı olurlar. Tatları güzel olan yiyecekler aynı zamanda bedenimizin ihtiyacına uygun olan besinleri te ş kil ederler.                      Kötü tat olarak algıladığımız yiyecekler, iyi tat olarak algıladığımız yiyeceklere karşın zararlı olurlar. Bunun en a ç ık örneklerinden biri tat hücelerimizin en yüksek duyarlılı ğ ının acıya karşı olmasıdır. Tatlılık, tuzluluk ve ekşili ğ e olan duyarlılı ğ ımıza kıyasla acıya karşı olan  duyarlılı ğ ımız  600 kat daha fazladır. Böylece öldürücü bir doz muhtemelen zehirli bir maddeyi yutma tehlikesinden kurtulmuşuzdur. Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı;  sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı  ve  size güzel-temiz şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budu...